top of page

Adam ve Kadın 2

  • Yazarın fotoğrafı: CÜNEYT KAHYAOĞLU
    CÜNEYT KAHYAOĞLU
  • 17 Kas 2024
  • 3 dakikada okunur

Denizin koyu mavisi,

karanlıkla birleşmiş,

etrafını saran geceyi daha da derinleştiriyordu.


Gecenin soğukluğu,

kaldırım taşlarının üzerine bir örtü gibi düşmüş,

sabırla sabahı beklemeye başlamıştı sanki.


Bir şeyler eksikti.

Bir şeyler hep eksik olurdu zaten.


Sert esen rüzgar,

böldü düşüncelerini adamın...


Neden tekrar,

buraya geldiğini hatırlamaya çalıştı.

Geçen seferin hüznünü taşıyordu hala belli ki.


Bir şeyler söylemek için ağzını açtı,

ama kelimeler,

uzaklardan gelen bir rüzgar gibi savrulup, geceye karıştı.


Yine ondan önce gelmişti kadın.


Büyükçe bir taşın üzerinde,

oturmuş,

denizi seyrediyordu sakince.


Ay ışığı,

suyun üzerine düşüp,

dalgalarla dans ederken,

yüzünde,

derin bir hüznün izini taşıyan,

garip bir soğukluk vardı kadının.


Yavaşça,

biraz da ağır adımlarla,

yürüdü kadının yanına.


Yine aynı gece, dedi adam.

Yine bu sahil, yine aynı boşluk…


Başını diğer tarafa çevirdi kadın.

Dalgaların sesi,

aralarındaki boşluğu daha da büyütüyordu.


Belki de hep böyle olmalı, dedi kadın,

boşluk, zamanla normalleşir,

biliyorsun.


Normalleşti mi gerçekten?

Yoksa,

sadece gözlerimizi kapatmayı mı öğrendik? dedi adam.


Hafifçe gülümsedi kadın,

ama bu gülüş,

içindeki çaresizliği saklayamıyordu.


Öğrendik, dedi kadın.

Belki de en iyi yaptığımız şey,

gözlerimizi kapatmak.

Korktuğumuzu göstermek yerine,

sadece susmayı tercih etttik.


Bu sözlerin içindeki çaresizliği

ve korkuyu fark etti adam.


Ben her zaman senin yanındaydım.

Ama sen…

dedi adam.


Sana her zaman vefalı olmak zorunda değilim, dedi kadın.

Vefasızlık,

bazen insana nefes aldırır.


Derin bir nefes aldı adam.


Omuzlarını silkti kadın.

Beklemek…


Sustu bir süre.


Ben hiç bir zaman,

gerçekten beklemedim seni.

Kaybetmekten hiç korkmadığım gibi.

Bunu kabul etmek zor,

biliyorum dedi kadın.


Yani her şey korkudan mı ibaret, dedi adam.


Hayır, dedi kadın.

Bazen,

bir şeyi kaybetmektense,

ona sahip olduğumuzu sanmak daha kolay geliyor.


Söylediklerini hiç duymamayı dilerdim, dedi adam…


Sokak lambalarının ışıkları,

dalgalara vururken,

ortaya çıkan görüntüye baktı ikiside.


İlgisizliğinin içinde kaybolmuş gibisin,

Her geçen gün biraz daha uzaklaşıyorsun bizden,

hissedemiyorum artık seni.

Belki de,

sana hiç ulaşamamak,

seni kaybeymekten daha korkutucu, dedi adam.


Ulaşmak mı?


Ben,

hiç ulaşmaya çalışmadım sana.

Zamanın içinde kaybolduğumuzu sanırken,

gerçekte kaybolan bendim belki de.

Sen,

Hep bir şeyleri anlayarak yaşadın.

Ama ben…

hep korkarak.

Bir gün,

tek bir şeye cesaret ettim.

Bu da seninle olmamak oldu, dedi kadın.


Bu sözlere,

nasıl cevap vereceğini bilemedi adam.


Bir süre sessizce denize baktılar.

Martıların sesi,

bu sessizliği daha da koyulaştırıyordu.


Ne söyleyeceğini biliyorum, dedi kadın.


Belki de her şeyin bir sonu olmalı, dedi adam.


Bir şeyin bitmesi,

başka bir şeyin başladığı anlamına gelmiyor,

sadece her şeyin sona erdiğini görmek,

biraz daha huzurlu olmamızı sağlıyor, dedi kadın.


Zihninin içinde bir şeyler aradı adam.

Bir cevap, bir anlam…


Hala aynı yerdesin, dedi adam.

Ve ekledi,

Hala aynı soruları soruyorsun.


Belki de olmamalıydı, dedi kadın.

Bazı şeyler hiç değişmemeli artık.

Doğrusu budur belki de.


Neden,

bu durumu sadece ben kabullenemiyorum?

Beklerken,

zamansız kaldık belki de.

Yaşanmamış her şeyin ağırlığını mı taşıyacağız,

sonsuza kadar, dedi adam.


Sana hala zarar vermek istemiyorum, dedi kadın.

Her şeyin bir anlamı olduğunu düşünmek istiyorum,

ama bazen,

ne yaparsan yap,

kendi yelkenini düşürmekten başka çaren kalmıyor.

Bu kadar sevmek,

birbirimizi kaybetmekten başka bir işe yaramadı demek ki.


Bir süre daha sessizliğe gömüldüler.


Ve rüzgar,

kendi kaygılarını taşıdı kıyıya.


Bazen, dedi,

hiç bir şeyin değişmemesi,

sadece her şeyin susması gerek.

Zamanın içindeki bu sessizlikte,

belki de birbirimizi daha iyi anlamış olacağız,

haklısın, dedi adam.


Bütün söylenenler,

her yerinde yankılandı kainatın.

Duyulmuş ve sır kalmamıştı artık.



Öylece durdu adam.

Yüzü dalgalara dönük.

Bir adım attı umarsızca,

bir adım daha,

ve,

bir adım daha…


Kim bilir,

yeniden yürümeyi öğreniyordu belki de…


















Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
Çapa 1
bottom of page