top of page

TOPLUMUN GERÇEK POTANSİYELİ : KADININ ÖZGÜRLÜĞÜNDE SAKLI

  • Yazarın fotoğrafı: Onur Şirin
    Onur Şirin
  • 7 Mar
  • 2 dakikada okunur

Her yıl 8 Mart’ta kutladığımız Dünya Kadınlar Günü, sadece bir anma günü değil, aynı zamanda kadınların insanlık tarihindeki yerini, toplumun ilerleyişine katkılarını ve hâlâ devam eden eşitlik mücadelesini hatırlatan güçlü bir simgedir. 1857’de New York’ta tekstil işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için başlattığı mücadeleyle temelleri atılan bu gün, zamanla küresel bir farkındalık hareketine dönüşmüştür. Ancak, bugünü yalnızca tarihsel bir anma çerçevesinde ele almak eksik olur; kadınların bir toplumun gelişimi üzerindeki derin etkisini anlamak için sosyolojik ve felsefi bir bakış açısına da ihtiyaç var.

 

Kadın ve Toplumsal Gelişim: Medeniyetin Taşıyıcı Gücü

 

Kadın, toplumsal yapının temel taşıdır. Bir toplumun refah düzeyi, kadınlarının ekonomik, siyasal ve kültürel hayata ne kadar entegre olduğuyla doğrudan ilişkilidir. Bu durum, tarih boyunca değişmez bir gerçek olmuştur. Kadınların eğitime erişimi arttığında, toplumun genel eğitim seviyesi yükselir; kadınlar ekonomiye katıldığında, hane gelirleri artar ve yoksulluk azalır; kadınlar siyasal hayatta aktif rol aldığında, demokrasi daha kapsayıcı ve katılımcı hale gelir.

 

Eğitim bu noktada en kritik alanlardan biridir. Bir kadını eğitmek, bir toplumu eğitmek demektir. Çünkü kadınlar, nesilleri yetiştiren bireyler olarak bilgi, kültür ve değer aktarımında en büyük role sahiptir. Dünya Bankası verilerine göre, kadınların eğitim seviyesindeki artış, çocuk ölümlerinin azalması ve ekonomik büyümenin hızlanmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Eğitimli bir kadın, sadece kendi hayatını değil, çevresindeki insanların da hayatını dönüştürme potansiyeline sahiptir.

 

Bunun yanında, kadınların ekonomideki yeri de sürdürülebilir kalkınmanın anahtarıdır. Dünya genelinde kadın emeği göz ardı edildiğinde, iş gücünün yarısı atıl durumda kalmış olur. Oysa kadınların işgücüne katılımı, hane halkı gelirlerini artırmanın ötesinde, ekonomik büyüme için bir kaldıraç görevi görür. Kadın girişimcilerin desteklendiği ülkelerde ekonomik istikrarın daha sağlam olduğu görülmektedir.

 

Felsefi Açıdan Kadın: Eşitliğin ve Adaletin Temel Taşı

 

Kadının toplumdaki yeri üzerine düşünmek, aslında adalet ve eşitlik kavramlarını sorgulamak anlamına gelir. Aristoteles’ten günümüze kadar filozoflar, toplumun nasıl daha iyi organize edilmesi gerektiği konusunda tartışırken, kadınların rolünü ya göz ardı etmiş ya da sınırlı bir çerçevede ele almışlardır. Ancak modern felsefe, toplumsal cinsiyet eşitliğini, adaletin temel bir unsuru olarak kabul etmektedir.

 

John Stuart Mill, Kadınların Özgürlüğü adlı eserinde, kadınların haklarını savunurken, bir toplumun özgürlüğünün ancak kadın-erkek eşitliğiyle mümkün olacağını belirtir. Ona göre, kadınların ekonomik ve siyasal hayattan dışlanması, yalnızca bireysel özgürlüklerin ihlali değil, aynı zamanda toplumsal ilerlemenin önündeki en büyük engeldir.

 

Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluğunda, bireyin kendi özünü yaratma özgürlüğü vurgulanırken, Simone de Beauvoir bu düşünceyi kadınlar açısından genişletir. İkinci Cins adlı eserinde, kadınların tarih boyunca "öteki" olarak görüldüğünü, ancak bu algının değişmesiyle toplumun daha adil bir yapıya kavuşacağını söyler. Bu noktada, felsefe bize, kadınların özgürlüğünün sadece kadınları değil, tüm insanlığı özgürleştireceğini gösterir.

 

Kadınlar Günü: Kutlamadan Öte, Bir Farkındalık Çağrısı

 

Bugün dünya genelinde kadınlar eğitimde, iş hayatında, siyasette daha fazla yer alsa da, hâlâ kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Kadına yönelik şiddet, cam tavan sendromu, ücret eşitsizliği ve toplumsal cinsiyet rolleri gibi sorunlar çözülmeden, gerçek anlamda bir ilerlemeden bahsetmek mümkün değildir.

 

8 Mart, sadece kadınların başarılarını kutlama günü değil, aynı zamanda bu sorunları daha yüksek sesle dile getirme ve çözüm için harekete geçme günüdür. Unutulmamalıdır ki, kadınların eşit haklara sahip olduğu bir toplum, sadece kadınlar için değil, herkes için daha yaşanabilir bir dünya yaratır.

 

Bugün, tarihe yön veren kadınları anarken, aynı zamanda geleceği inşa eden kadınlara destek olma sorumluluğumuzu da hatırlayalım. Çünkü kadın güçlü olduğunda, toplum güçlü olur.

1 Yorum

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
Misafir
08 Mar
5 üzerinden 5 yıldız

Güzel bir yazı olmuş, teşekkür ederim. ☺️

Beğen
Çapa 1
bottom of page